top of page

Bizi Aldatan Bizden Değildir!

  • Furkan Gevrek
  • 14 Eyl 2018
  • 2 dakikada okunur

Yaklaşık 2 ay önce 25 Temmuz'da İzmir'de bulunan Diriliş Kilisesi'nin Protestan Pastörü ABD'li Andrew Brunson'ın 2 yıllık tutukluluk hali ev hapsine çevrilmişti. Ardından ABD'li yetkililer Brunson'un serbest bırakılması yönünde tehditvari açıklamalar yaptılar ve menfi cevap alınca da Türkiye'ye yaptırım uygulamaya başladılar. Önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ABD'de olmayan varlıklarına el koydular, sonra da ekonomi üzerinde spekülasyonlar yaparak Türk Lirasını dolar karşısında değersiz hale getirdiler. Buraya kadar ele aldığım bu kısa bölüm iki aydır yaşadığımız sürecin kısa bir özetiydi. Şimdi de asıl anlatmak istediğim meseleye giriş yapayım.

Yukarıda anlattığım süreci iki aydır millet olarak hepimiz yaşadığımız için biliyoruz. Başımıza bir musibet isabet etti ve bizde bunun karşısında elimizden geldiği kadar dik durduk. Tabi olayın etkisi halen devam etmekle beraber zihnimizde ilk günkü heyecanını korumuyor. Olaya belki aynı hassasiyetle bakamıyoruz. Ama şöyle bir durup düşündüğümüzde bu olaydan çıkaracağımız birçok dersler var. Ben burada bunlardan yalnızca birine değineceğim.

Doların artışa geçmesinden itibaren piyasada eş zamanlı olarak mal ve hizmetlerin fiyatlarına zam yapıldı. Hatta birçok piyasa sanki kuyumcuymuş da altın satıyormuş gibi ürünlerine günlük zam yapmaya başladı. Sebebini sorduğunuzda da bahane hazırdı; "dolar arttı". İş o kadar çığrından çıktı ki tamamen yerli üretim olan ürünlerde bile dolar sebebiyle artış yaşandı. Kaynağı memleketimizde olan içme sularına bile zam geldi. Haberlerden edindiğim bilgilere göre sularının ambalajında kullanılan plastikler bile burada üretiliyormuş. Fakat nasıl bir mağduriyet yaşadılarsa %20 civarında bir zam yaptılar.

Doların artışı tüm piyasaya doğrudan ya da dolaylı olarak tabi ki etki eder. Kimse bunu yadırgamıyor. Fakat sen henüz giderlerinde bir değişiklik olmadan gelirine gelir katmaya çalışırsan herkes bunu yadırgar. Senin daha vergin artmamış, sattığın ürünün fiyatı ya da ham maddesi artmamışken nasıl oluyor da zam yapabiliyorsun? Devlet ve millet olarak insanların bir mağduriyeti varken sen nasıl oluyorda buradan fırsatçılık yapmaya kalkıyorsun? Ahlâksızlar!

Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder." (Şûrâ sûresi, 42/30) buyuruyor. Yani başımıza musibetin gelmesi, düşmanlarımızın başımıza üşüşmesi boşuna değil. Bizlerin işledikleri günah yüzünden. Eğer biz ahlâklı olursak, işlerimizi dürüst bir şekilde yaparsak, hayatımızın her alanında adil olursak Allah bizi bu şekilde imtihan etmez. Hayret verici bir durum ki bizler bu musibetten ders çıkaracağımız yerde hâlâ akıllanmıyoruz ve ahlâksızlık yapmaya devam ediyoruz. Menfaatlerimiz uğruna milletimizi kazıklamayı marifet sayıyoruz. Bu hadiseyle alâkalı muhtemelen hepimizin bildiği Asr-ı Saadet dönemine ait meşhur olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün pazarda dolaşırken buğday satan bir esnafın önünde durarak buğday çuvalının içine elini daldırmış ve alt tarafların ıslak olduğunu görmüş. Bunun sebebini satıcıya sormuş ve satıcı da yağmur sebebiyle ıslandıklarını ifade etmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ıslak kısmını üst tarafa koysaydın da insanlar alırken fark ederek alsalardı buyurmuş ve ardından kulaklarımıza küpe olacak o meşhur sözünü söylemiş: "Bizi aldatan bizden değildir!"

Gaflette olmayana oldukça ağır gelecek bir ifade. Bizi aldatıyorsan bizden değilsin. Peki biz kimiz? Müslümanız. O zaman bu kişiler kim? Bu kişilere Müslüman değilsin demek belki bizim haddimize değil ama en azından onlarda Müslüman ahlâkının olmadığını söyleyebiliriz. Eğer onlarda Müslüman ahlâkı olsaydı insanları aldatmaz, 3 kuruşluk dünya menfaati adına ahiretlerini yakmaya yeltenmezlerdi. Ne diyelim, Allah bu insanlara hidayet versin. Gözlerinde perdeden sıyrılıp hakikati görmeyi nasip etsin. Düzelmeyecek olanları da kahr-u perişan etsin.


 
 
 

Comments


© 2023 by Jessica Priston. Proudly created with Wix.com

bottom of page